Duymalı çocuk annesinin kucağında ninnileri, duymalı ki yüzlerce yılın içinden süzülüp gelen ritmi, müziği, kelimeleri hissetmeli. Okunmalı masallar kulağına çocuğun, okunmalı ki sonsuz hayal dünyasını inşa etsin. Neden hayal dünyasını inşa etsin? Çünkü hayal dünyası yaşamın simülasyonudur(benzer şartları oluşturma, benzetim). Hayatın tekrarı yoktur ama hayal dünyasında binlerce defa yaşanmadan yaşar ve deneyim kazanır. Çocuk hayatta […]
Yazar: Hulusi DEMİR
Kitapların içinden çıkan bir kahraman değildim ben, kitapların içine giren bir ayrıntıydım...
BİR SAHAFÇININ GÜNLÜĞÜ 5
Anadolu'nun bağrından çıkmış, okuma alışkanlığı olan ve Türkiye'nin geleceğine dair sözü olan hemen hemen herkesin yolu bir şekilde Necip Fazıl'a düşmüştür. Şiirden tiyatroya, hatıradan senaryoya, denemelerden biyoğrafiye kadar bir çok türde eser veren Necip Fazıl'ın aslında en önemli eseri yıkılmış, bunalmış, psikolojik travmalar yaşayan Anadolu gençliğine özgüven ve heyecan vermesidir. Sezai Karakoç'un deyimiyle "diriliş" Anadolu […]
ÇOCUĞUM NEDEN KİTAP OKUMUYOR? 1
"Çocuğum neden kitap okumuyor?" sorusundan önce sanırım şu soruyu sormamız gerekiyor. "Çocuğum neden kitap okusun ki?" Günde birkaç saat tv'nin izlendiği, iletişimin azaldığı, internetin insan yaşamında yer ettiği bir zaman diliminde zihnini yoran, vakit alan bir eylemi/okumayı niçin gerçekleştirsin. Unutmayın kitap okumak acıdır fakat meyvesi tatlıdır
BİR SAHAFÇININ GÜNLÜĞÜ 3
Zamanın kıymetini bilen bir adamdı amcam. Hızlı yürür, seri hareket ederdi. Akşamları sahafçı dükkanın afişlerini okulun önlerine yapıştırırdık. Ben Poşeti taşırdım, afiş ve tutkalı. O zamanlar duvalara ve direklere herhangi bir şey yapıştırmanın sorun olduğu zamanlardı. Hızlıca yapıştırır ve yolumuza devam ederdik. Bu işi genelde okullar açılmadan önceki haftalarda yapardık. Bana en ilginç gelen şey […]
BİR SAHAFÇININ GÜNLÜĞÜ 2
Ellerinde poşetlerle girerdi insanlar sahafçı dükkanına, biraz tedirgin bakışlar taşırlardı ve kitaplarını satmanın hüznünü. Kendi kitaplarını satmak ağır gelirdi insanlara, poşetten kitapları çıkarırken elleri titrer ve masaya bıraktığı kitaplarında bakışları kalırdı. Babalarının veya başlalarının kitaplarını satanlar daha rahattı çünkü onların masaya bıraktıkları kitaplarla bir bağları olmazdı. Ben bu bağı küçük yaşımda hissederdim. Elleri titreyerek kitapları […]
Doğa topraktan yeniden fışkırmıştı köyümde. Ekinler sürgün vermişti. Ağaçların boyunları bükülmüştü meyvelerinden. Köyümün içinden geçen akarsu nazlı ve coşkun akardı. Yazları iple çekerdim. Yan yana yapıştırılmış evlerin olduğu, dar sokakların olduğu mahallemin dışında bambaşka dünyaya, bambaşka yaşamlara açılırdı köyüm. Hiçbir betona rastlamadan özgürce koşardım. Kerpiştendi dedemin evi, her sabah uyandığımda mertekleri sayardım ve sabahları yayılmaya […]