KIRIK HANÇER/Ahmet Yılmaz BOYUNAĞA

Siva'nın Şimşeği Kırık Hançer

Hinduların uğruna canlar feda ettiği, onu korumak için her türlü fedakarlığı gösterdikleri kutsal silah. Sahibine büyük güç ve kudret verdiğine inanılan, karşısına çıkan ağaç, taş, demir her şeyi parçalayan olağanüstü güç.

Gazneli Mahmut'un ordusuna karşı kullanılacak olan bu tehlikeli sihan Hinduların elinden alınmalıydı. Ama nasıl? Ele geçimek isteyenleri korkunç bir sona sürükleyen Kırık Hançer'i kim yok edebilir?

Kırık Hançer'i ele geçirmek için verilen amansız mücadele sizleri macera dolu, keyifli b ir tarih yolculuğuna çıkarıyor. Bu heyecanlı romanda, tarihi olayları Ahmet Yılmaz Boyunağa'nın usta kaleminden zevkle okuyacaksınız.

                                                           Arka Kapak Yazısı

 

Birkaç yıl önce 7. sınıfların Türkçe dersine girerken öğrencilerimize okuttuğumuz bir kitaptı. Öğrenciler ikiye ayrılmıştı. Kitabı beğenenler ve beğenmeyenler diye. Tarihi romanları genelde erkek çocuklar seviyor. Kız öğrenciler kitabı olumsuz değerlendirmişlerdi. Belli yaşlarda cinsiyete bağlı ilgi farklılığından kaynaklanıyor diye düşünmüştüm. 200'e yakın öğrenciye aynı anda okuttuğumuz bir kitaptı.

Ahmet Yılmaz Boyunağa'nın romanlarını çocukken ve öğretmenlik mesleğine başladıktan sonra birkaç defa okuma fırsatım oldu. Türkiye'de tarihi roman yazmak hem kolay hem zor sanırım.

Kolay yönü önünüze bir tarihi olayı alırsınız birkaç karakter! oluşturursunuz ve bir olay akışı içerisinde ilerletirsiniz. Alın size bir roman. Zor tarafı ise Tarihi roman türü içerisinde kalıcı karakterler oluşturmak. Birçok tarihi roman okudum fakat kitabı kapattıktan sonra karakterlerin yerinde yeller estiğini gördüm. Kitabın kahramanları okuyucu kitabı okuyup bitirdikten sonra ölüyor. Demem odur ki tarihi roman türünde; coğrafyayı kültürü aşan kalıcı kitap yazmak zordur. Piyasadaki tarihi romanlar oku at /kullan at mantığında yazılmaktadır. Tabi konjüktürel olarak muhafazakarlığın tercih edildiği bir dönemde piyasada iş yapsın diye çalakalem yazılmasıda ayrı bir sorun. Kırık Hançer'i değerlendirirken bu yönleri bir kenara bırakmak istiyorum. Çünkü çocuk edebiyatının ciddiye alınmadığı bir ülkede insan Boyunağa'nın kitaplarına mum oluyor.

Bu yazıyı yazmak için oturduğumda kitap hakkında internette neler var diye bir bakayım dedim. Hayal kırıklığı yaşadım. kitabın arka kapak yazısı dışında iki satır bir yazı bulamadım. Bendeki kitabın nüshası 2002 baskılı, nereden baksanız yazarın 95'te öldüğünü düşünürsek. kitap 15/20 yıllık ama hakkında iki satır yazı yok.

Yazar tarihi eğitimi almasından dolayı kitapta kullandığı tarihi unsurlar sağlam. Olay akışında eski Türklere ait dil /kültür özelliklerine dikkat edilmiş. Kitabın ilk bölümü "Çığlık" okuyucuyu bir hareketliliğe davet ediyor. Çocuk kitaplarında genelde ilk bölüm olayı ve kahramanları bilgilendirmeye yönelik olurdu. Bu yönüyle kitap olumlu bir özeliklik taşıyor.

– Ben müslüman Türk'üm Gazneli Mahmut'un çağrısına koşan Müslümanlardan sadece biri… Bir Kalaç Türk'ü

– Beni basit bir kişi sanma! Siva'nın muhafız kuvvetleri komutanıyım.

Kitap Gazneli Mahmut dönemini anlatıyor. /Gazneliler ile Hindular arasındaki mücadele üzerine kurulmuş. Ömer/Sungur/Aziz/Bekir Bahadır/Kalaç/Gülnihal  …. Yazar kitapta kullandığı isimleri bilinçli bir şekilde Türk-İslam unsurlarından/isimlerinden seçmiş.

Kitabın ana karakterlerinden biri Ömer'dir. Kitap Ömer'in maceraları ile başlar ve Ömer'in Gazne'ye gelmesi ile devam eder. Gazne'de babasının silah arkadaşları ile karşılaşır.

Ömer Gazne şehrinde Çandra ismini sık sık duyar. Bu isim babasının ölümünü hatırlatmıştır. Babasını öldüren kişi Çandra'dır.

Ömer, Gazneli Mahmud'un düzenlediği at biniciliği/ok atıcılı vs gibi yarışlara katılır ve seçkin 200 fedai arasına girer ve  Gazneli Mahmut tarafından kırık hançeri yok etme görevi verilir. Kitabın ilerleyen bölümünde ise Türk filmleri tadında atın kontrolünü kaybetmiş bir kız çıkar. Ömer onu kurtarır. tesadüf bu ya kız Catlar Racasının kızı çıkar. Ömer karşısına çıkan fili Cüneyt Arkın gibi yere serer.  Esir düştüğü hapishaneden/ işkence odasından daha önce kurtardığı nadide Hint çiçeği sita bu sefer Ömer'in hayatını o kurtarır. Kader ağlarını ileri bölümlerde yavaş yava örer. Sita bıçkın Türk delikanlısına aşık olmuştur. Tabi bizim oğlanda boş değildir. Yok etmesi gereken Kırık Hançer vardır ama gönül ferman dinlemez. birbirlerine aşk-ı ilan ederler. Kızımız yine Ömer ve arkadaşlarına yardım eder kaçarken çölde susuz kalan bizim çocuklara aşkı için su götürür Sita. Bu sevda az değildir. Ömer'e ulaşabilmesi için dinini değiştirmesi gereklidir. Kimse onu zorlamaz ama Yazarımız bir çırpıda kızımızı müslüman eder ki Ömer ile evlensin. Tokta Bey nikahlarını kıyar. Bu kadar güzelliklerin sonunda Ömer savaş meydanında babasının katili tecrübeli silahşör Çandra ile karşılaşır.  Tabi bu arada Kırık Hançeri unutmamak lazım. daha önceki bölümlerden birinde Ömer'in öldürdüğü bir Hindu ile bataklığa gömülüp gitti.

Ben, kitabın öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırıp kazandırmaması yönünden bakmak istiyorum. Kitabı okutmak isteyen veli ve öğretmenler için birkaç düşüncem var.

Kitap bir Türk filmi tadında olsada, macera olması ve Türk-İslam unsurlarına yer vermesi  çocuklarımıza tarih bilinci oluşturması yönünden okutulabilir. 

1) 5.6.7. sınıf kız öğrencilerine okutmayınız. çünkü olay örgüsü savaş/macera gibi unsurlar onlara cazip gelmiyor.

2). 5. sınıf öğrencilerine okutacaksanız okuma alışkanlığı olan ya da hareketli erkek öğrencilere okutabilirsiniz. Okuma alışkanlığı olmayan çocuklara biraz ağır gelebilir.

3) 6. 7. sınıf öğrencilerden erkek öğrencilere okutabilirsiniz. Kitabı beğeneceklerdir. Okuttuğum erkek öğrenciler çok beğendiklerini defalarca ifade ettikler. Kitapların erkek ya da kız öğrencilere göre diye ayırmak doğru bir düşünce değil aslında fakat aldığım dönütler bunu gösteriyor. Belkide bu sorun  tarihi romanların daha çok erkeklere göre kurgulanmasından kaynaklanmaktadır. Eğer böyleyse tarihi roman yazarken kız çocukların hesaba katan kitaplarda kurgulanması düşünülebilir.