Çocuk edebiyatı deyince muhafazakar kesimin aklına ilk gelen isimlerden biridir Cahit Zarifoğlu. Zarifoğlu'nu çocuk edebiyatında öne çıkaran şey, sanatının zirvesindeyken çocuk kitabı yazmış olmasıdır. Birçok nitelikli yazar ve birçok nitelikli! yazar olduğunu düşünen kimseler çocuk kitabı yazmayı Türkiye'de küçümsemişlerdir. Peyami Safa'yı bir kenara bırakırsak Zarifoğlu inancı gereği, şairliğinin yanında çocuğu öncelemiş ve çocuklar için kitap yazmıştır. Bu çaba yazarın bir "mesele"si olduğunu göstermektedir. Zarifoğlu'nun meselesi savunduğu, inandığı düşünce ve dünya görüşünün tekrar yeni nesiller (çocuklar) üzerinde ortaya çıkacağı beklentisidir.
Zarifoğlu çocuklar için yazdığı kitaplarının alt katmanına /gizli anlam dünyasına savunduğu düşünceleri, inancı zerk (yedirmiş) etmiştir. Yazarın kitaplarının farklı bölümlerinde bu mesajı hissedersiniz. Geleneğimizde olan kıssadan hisse anlatım özelliklerini kitaplarına taşımıştır. Kitaplarındaki olaylar doğrudan ya da dolaylı "ders çıkarma"ya dayanır.
Cahit Zarifoğlu'nun çocuk edebiyatı açısından önemi özellikle muhafazakar kesimde "çocuğun" konuşulmadığı bir dönemde onlar için kalem oynatmasıdır. Kitaplarının çocuklar için uygun olup olmadığını bir yana bırakırsak onu önemli yapan bu alanda "ÖNCÜ" olmasıdır. Yazarın yaşadığı dönemde, ciddi yazarların çocuk edebiyatını küçümsediği, görmezden geldiği bir devirde şiir dilinin imkanlarını da kitaplarına taşıyarak kendine has bir çocuk dili geliştirmiştir.
Zarifoğlu'nun kitapları daha çok masal türüne yaslanıyor. Masal türünün sonsuz hayal dünyasında koşarken Zarifoğlu dünya görüşünü yansıtan unsurlara da sık sık yer veriyor veya atıfta bulunuyor. "Küçük Şehzade ve Yürekdede ile Padişah" kitaplarını bir kenara bırakırsak çoğu kitabının karakterleri hayvanlardır. Bu hayvanların içinde kuşların yazara göre ayrı bir önemi var. Kuşları öne çıkarması yazarın tasavvuftan beslendiğinin göstergesidir. Bu alanda ilk öncü yazar Feriduddin Attar'dır. Attar Mantıkut Tayr adlı kitabında tasavvuf öğretilerini kuşların dilinden sembolleştirmiştir. Attar'dan bu yana tasavvuf geleneğinde kuş en önemli sembollerden biri olarak kullanılmıştır. Zarifoğlu'da tasavvuf geleneğinden beslenerek söylemek istediklerini kuş kahramanları vasıtası ile dile getirmiştir. Kuşun kahraman olduğu kitaplardan biride Serçekuş'tur
Serçekuş kitabı serçe ile insanoğlunun (avcının) arasında geçen bir anlatı. Kitabın girişinde "Bugün neler olacak" sorusu ve devamı geleneksel masallarımızda olan Tekerlemenin Zarifcesisidir. Yazar kitabın başında ortaya soru atarak okuyucu bilinmezliğe, merak duygusuna itiyor. Bu geleneksel anlatımızda olan "bir varmış bir yokmuş"un çağdaş anlamda karşılığıdır.
Acaba bugün neler olacak!
kim bilebilir.
Ufuk aydınlanıyor işte
Cahit Zarifoğlu Serçekuş kitabında kendini geriye çekme, saklama gereği duymaz. Tabiat ve olayları tasvir ederken kendi bakış açısını, kendi düşüncelerini hissettirir. Betimlemeleri yaparken nesnel yaklaşmaz. Çevreyi ve kahramanları anlatırken olay içerisindeki durumlarına uygun ele alır. "Mescid, seccade, müslümanlar, erken kalkma, sabah ezanı, namaz " sözcüklerini ara ara vurgular. Alt anlatım olarak kitabın "öz"ünü islam kültürü ve medeniyeti oluşturur. Tabiatın, tabiatın, insanın üzerinde "kader ve Yaratıcı" vardır.
Serçekuş avcı ile karşılaşması ilginçtir. Zarifoğlu Serçekuş ve avcı arasında uzun bir diyaloğa yer verir. Aralarında konuşma geçerken kuşun üzerinde avcının tüfeği doğrulmuş ve ateşlenmeye hazırdır. Yazar "ölüm"ün her an insanı bulabileceği düşüncesini burada hissetitir. Avcı minik kuş karşısında mağrurdur. Kuşun ölümü ya da yaşamı kendi ellerindedir. Fakat "Azrail" sözcüğünü duyan avcının benzi sararır. İnsanın tabiat karşısında "Tanrılık iddiasına" yazar Azrail'le cevap vererek insanı ezer.
Sıkışık bir an, nasıl desem, avlanırken, gölün sazlıklarından epeyce ilerde, çamura, o dibe çeken balçıklı çamurlara saplanıp umutsuzlukla çırpınmaya başladığın zaman ve Azrail tatlı canını almak üzere tepene dikildiğinde……
Fakat sözlerini tamamlayamadı. Avcı adam öyle bir morarıp kızardı ve öyle canhıraş bir sele onu sutrudu ki…..
Serçekuş ile dünyayı ve çevreyi akıl ile biçimlendiren insana Zarifoğlu aslında avcı değil de av olduğunu hatırlatıyor.
Canlarını kim alıyor? O Azrail o başka bir avcı, Yalnız insanları avlayan bir avcımı? Yoksa silahlar çocukların sapanlarından fırlayıp yıldırım gibi gelen ve böğürlerini delen taşlar bahane, kuşların canını da mı Azrail götürüyor?
Peki nereye?
Peki onu canlarını alıp götüreni neden şimdiye kadar hiç görmedi? VE acaba göze görünmez mi o? Sonra nasıl her yerde birden can alıyor.
Yazar burada Serçekuş aracılığı ile okuyucuda bir takım sorgulamalar oluşması için sorular soruyor. Okuyucu düşündürmeye sevk ediyor. Bu bir bakıma geleneksel anlatımızıdaki kıssadan hisse anlatım tekniğini çağrıştırıyor.
Serçekuş'u Zarifoğlu çocuk kitabı olarak yazmış fakat kitap yaşça çocuklardan ziyade dünyada kendini kaybetmiş, dünyanın imkanlarını oyuncak gibi görüp asıl "özü" unutan oyuna dalan yetişkinlerin içindeki çocuğun kitabıdır diyebiliriz.
Gelelim kitabı 7-12 yaş aralığında okuyan öğrencilerin düşüncelerine.
"Küçük Şehzade, Yürek Dede ile Padişah,Serçekuş, Ağaçkakan vs" kitaplarını 3. 4. ve 5. sınıf öğrencilerine farklı zamanlarda kitlesel okumalar yaptırdım. Kitaplar 7-12 yaş aralığını kapsıyor görünsede içerik olarak soyut kavramların ve bilinmeyen kelimelerin çokça olması kitabı bu yaş grubundan uzaklaştırıyor. Kitapları okuyan öğrencilerimin çoğu bir şey anlayamadıklarını söylüyorlar. Tabi bu beni şaşırtmadı çünkü soyut kavramları, olay akışının sık sık kesilmesi, olay devam ederken yazarın şiirsel dile kayarak tasvilerde bulunması, i ve unsurları soyut kavramlar kullanarak inancıyla ilişkilendirmesi gibi özellikler Zarifoğlu'nun çocuk kitaplarının hitap ettiği yaş grubunu yukarılara taşıyor. Yukarıda zikredilen hususlar edebi anlamda yazarın kalitesini göstersede 7-12 yaş grubu öğrencilerine ağır gelmektedir.
Aslında bunlar edebi anlamda kitabın artıları geleneksel anlatım tarzının kitapların birçok yerinde yer bulması yeni bir dilin habercisi olmuş. Ancak söylemek gerekirse Cahit Zarifoğlunun çocuk kitapları çocuklar için değil yetişkinlerin içinde örselenmiş, pörsümüş gizlenen çocuklara hitap etmektedir. Yetişkinlerden kim okumuşsa bende dahil Zarifoğlu'nun çocuk kitaplarından etkilenmişizdir.
Serçekuş'u Zarifoğlu çocuk kitabı olarak yazmış fakat kitap yaşça çocuklardan ziyade dünyada kendini kaybetmiş, dünyanın imkanlarını oyuncak gibi görüp asıl "özü" unutan oyuna dalan yetişkinlerin içindeki çocuğun kitabıdır diyebiliriz.
Türk edebiyatında yetkin bir yazarın çocuklar için kitap yazma eylemine girmiş olması "çocuk edebiyatı" kavramını edebiyatın içine çekmiş ve Zarifoğlu'ndan sonra birçok yetkin yazar çocuklar için kalemini oynatmıştır.
Günümüzde maalesef bu kitapların dilinden anlayabilecek, anlam dünyasına girebilecek çocuklar yok.
Not: Zarifoğlu'nun çocuklar için yazdığı kitapları Lise öğrencilerinin okuması gerektiğini düşünüyorum. Lise öğrencileri kitabın içine daha rahat girebilirler ve bilinmeyen kelimelerin altından rahatça kalkabilirler, kitabın vermek istediği mesajları rahatlıkla alabilirler. Kitaplar 7-12 yaş çocuklarına mesajlarını iletemiyor. Belirsizlik ve kapalılık buluyor bu yaştaki çocuklar. Ama illa ben bu yaşlardaki çocuğuma/çocuklara okutacağım diyen veli ve öğretmenler varsa okuma alışkanlığı olan belli bir birikime sahip çocuklara okutulmalıdır.